EK SAYFA – 1844-3
باب: نفقة
المرأة إذا
غاب عنها
زوجها، ونفقة
الولد.
5. KADININ KOCASI BAŞKA BİR YERDE BULUNUYOR İSE KADININ VE
ÇOCUĞUN NAFAKASI
حدثنا ابن
مقاتل: أخبرنا
عبد الله:
أخبرنا يونس،
عن ابن شهاب:
أخبرني عروة:
أن عائشة رضي
الله عنه قالت:
جاءت
هند بنت عتبة،
فقالت: يا
رسول الله، إن
أبا سفيان رجل
مسيك، فهل علي
حرج أن أطعم
من الذي له
عيالنا؟ قال:
(لا، إلا
بالمعروف).
[-5359-] Aişe r.anha'dan, dedi ki: "Utbe kızı Hind
gelerek: Ey Allah'ın Rasulü, şüphesiz Ebu Süfyan eli çok sıkı bir adamdır. Ona
ait olan maldan ben aile fertlerimize yedirecek olursam benim için bir vebal
söz konusu olur mu, diye' sordu. Allah Rasulü:
Ancak ma'ruf ile olması şartıyla hayır, diye buyurdu."
حدثنا يحيى:
حدثنا عبد
الرزاق، عن
معمر، عن همام
قال: سمعت أبا
هريرة رضي
الله عنه:
أن
النبي صلى
الله عليه
وسلم قال: (إذا
أنفقت المرأة
من كسب زوجها،
عن غير أمره،
فله نصف أجره).
[-5360-] Ebu Hureyre r.a.'dan rivayete göre Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
"Kadın, kocasının kazancından onun emri olmaksızın infakta
bulunacak olursa o infakın ecrinin yarısı kocaya aittir."
Buna dair açıklamalar Nikah bölümünün son taraflarında geçmiş
bulunmaktadır. (5195 nolu hadisin şerhinde)
باب: عمل
المرأة في بيت
زوجها.
6. KADININ KOCASININ EVİNDE ÇALIŞMASI
حدثنا مسدد:
حدثنا يحيى،
عن شعبةقال:
حدثني الحكم،
عن ابن أبي
ليلى: حدثنا
علي:
أن
فاطمة عليها
السلام أتت
النبي صلى
الله عليه
وسلم تشكو
إليه ما تلقى
في يدها من
الرحى، وبلغه
أنه جاءه
رقيق، فلم
تصادفه،
فذكرت ذلك لعائشة،
فلما جاء
أخبرته
عائشة، قال:
(فجاءنا وقد
أخذنا
مضاجعنا،
فذهبنا نقوم،
فقال: (على مكانكما).
فجاء فقعد
بيني وبينها
حتى وجدت برد
قدميه على
بطني، فقال:
(ألا أدلكما
على خير مما سألتما؟
إذا أخذتما
مضاجعكما، أو
أويتما إلى
فراشكما،
فسبحا ثلاثا
وثلاثين،
واحمدا ثلاثا
وثلاثين،
وكبرا أربعا
وثلاثين، فهو
خير لكما من
خادم).
[-5361-] Ali r.a.'den rivayete göre "Fatıma (a.s.)
Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yanına giderek ona ellerinin
değirmenden)iQlayl geldiği halden şikayet etti. Fatıma, -Nebi'e birtakım
(ganimet) kölelerintin) geldiğine dair haber de erişmişti.- Nebii bulamadı. Bu
durumu Aişe'ye aktardı. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem gelince, Aişe
radıyallahu anha ona durumu haber verdi.
Ali dedi ki: Bu sebeple Allah Rasulü bize yatacağımız yerlere
yatmış iken geldi. Kalkmak istedik, ama o: Olduğunuz yerde kalınız, diye
buyurdu. Sonra gelip benimle onun (Fatıma'nın) arasına oturdu. Öyle ki
ayaklarının serinliğini karnımda hissettim.
Şöyle buyurdu: Size istediklerinizden daha hayırlısını
göstermeyeyim mi?
Yataklarımza yattığınız -yahut döşeklerinize çekildiğiniz- vakit
otuz üç defa subhanailah, otuz üç defa elhamdulillah, otuz dört defa da Allahu
ekber deyiniz. Bu, her ikiniz için bir hizmetçiden daha hayırlıdır."
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"Kadının kocasının evinde çalışması." Bu başlık
altında Buhari, Ali radıyallahu anh'ın, Fatıma radıyallahu anha'nın bir
hizmetçi istediğine dair hadisini zikretmiş bulunmaktadır. Bu hadisteki delil:
"Ona ellerinin değirmenden ne hale geldiğini şikayet etmek üzere
gitti" ifadeleridir.
Hadis daha önce Fardu'l-hums bölümünün baş taraflarında geçmiş
idi. Açıklaması da ileride yüce Allah'ın izniyle Deavat (dualar) bölümünde
(6318 nolu hadiste) gelecektir.
Hadisteki: "Size istediklerinizden daha hayırlı olan bir
şeyi göstermeyeyim mi?" ifadesinden de şu anlaşılmaktadır: Allah'ı
zikretmeye devam eden bir kimseye hizmetçinin kendisine yapacağı işten daha
büyük bir güç verir yahut işleri onun için öyle kolaylaştırılır ki bu işlerini
yapması hizmetçinin bu işleri görmesinden daha kolayolur.
Bazı ilim adamları hadisten böyle bir sonuç çıkartmıştır, ama
gördüğümüz kadarıyla maksat şudur: Tesbihin (subhanallah demenin) faydası,
ahiret yurduna aittir, hizmetçinin faydası ise dünya yurduna aittir. Ahiret ise
daha hayırlı ve daha kalıcıdır.
باب: خادم
المرأة.
7. KADININ HİZMETÇİSİ
حدثنا
الحميدي:
حدثنا سفيان:
حدثنا عبيد
الله بن أبي
زيد: سمع
مجاهدا: سمعت
عبد الرحمن بن
أبي ليلى
يحدث: عن علي
ين أبي طالب:
أن
فاطمة عليها
السلام أتت
النبي صلى
الله عليه
وسلم تسأله
خادما، فقال:
(ألا أخبرك ما
هو خير لك
منه؟ تسبحين
الله عند
منامك ثلاثا وثلاثين،
وتحمدين الله
ثلاثا
وثلاثين وتكبرين
الله أربعا
وثلاثين). ثم
قال سفيان:
إحداهن أربع
وثلاثون، فما
تركتها بعد،
قيل: ولا ليلة
صفين؟ قال:
ولا ليلة صفين.
[-5362-] Ali b. Ebi Talib'den rivayete göre "Fatıma
Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yanına gidip, ondan bir hizmetçi istedi.
Allah Raslılü şöyle buyurdu:
Ben sana hizmetçiden daha hayırlı olanı bildirmeyeyim mi?
Uyuyacağın vakit otuz üç defa subhanallah dersin, otuz üç defa elhamdulillah
dersin, otuzdört defa da Allahuekber dersin. -Sonra Süfyan: Bunların biri otuz
dörttür dedi.- Artık ben ondan sonra bunları söylemeyi terk etmedim. Ona:
Sıffin gecesi dahi mi diye sorulunca, o: Sıffin gecesi dahi
unutmadım, diye cevap verdi."
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"Kadının hizmetçisi", yani kadının hizmetçi edinmesi
meşru mudur, koca, karısına hizmetçi tutmak için mecbur edilir mi?
Taberi dedi ki: Hadisten şu anlaşılmaktadır: Ekmek pişirmek,
öğütüp un yapmak ve buna benzer hizmetlerde bulunabilecek bir kadın için, koca
bir hizmetçi tutmakla yükümlü olmaz.
Bu hükmün çıkartılma keyfiyeti şöyledir: Fatıma radıyallahu anha
babasından Sallallahu Aleyhi ve Sellem hizmetçi isteyince Allah HasOlü,
kocasına ya onun için bir hizmetçi bulmak yahut bu işleri ücretle yapacak kimseyi
temin etmek ya da bizzat bu işleri kendisi yapmak suretiyle onu bu külfetten
kurtarması için emir vermemiştir. Eğer bu hususta onu külfetten kurtarmak
Ali'ye ait bir yükümlülük olsa idi, onunla zifafa girmeden önce mehrini
ödemesini emir buyurduğu gibi, bunu da yapmasını ona emrederdi. Üstelik mehrin
peşin ödenmesi -kadının onu ertelemeye razı olması halinde- vacip de değildir.
O halde Allah HasOlü nasılolur da ona vacip olmayan bir işi yapmasını
emrederken, vacip olan bir işi emretmeyi terk edebilir?
İbn Habib, Asbağ ve İbnu'I-MacişOn'dan, her ikisinin de
Malik'ten rivayet ettiklerine göre, koca eli dar bir kimse ise evin işlerini
görmek kadının -üstün bir konumda ve şerefli birisi dahi olsa- görevi ve
yükümlÜlüğüdür.
İbn Battal'ın naklettiklerine göre bazı ilim adamları şöyle
demiştir: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in evin içindeki hizmeti göreceğine
dair Hz. Fatıma hakkında hüküm verdiğini ortaya koyan hiçbir rivayet
bilmiyoruz. Aksine aralarında i~, maruf bir şekilde bildikleri güzel geçim ve
güzel ahlak esaslarına göre cereyan etmiştir. Kadının herhangi bir hizmeti
görmek için mecbur tutulmasına gelince, bunun bir esası yoktur. Aksine erkeğin
karısının her türlü ihtiyacını görmekle yükümlü olduğu hususu üzerinde icma'
gerçekleşmiş bulunmaktadır. Tahav! de erkeğin karısına ait hizmetçiyi kendi
evinden çıkartma hakkına sahip olmadığı hususu üzerinde icma' bulunduğunu
nakletmiştir. İşte bu, kocanın o hizmetçiye duyulacak ihtiyaca göre nafakasını
(masraflarını) sağlamakla yükümlü olduğuna delildir.
Şafii ile KOfeliler de şöyle demiştir: Eğer kadın, emsali
hizmetçi çalıştıran lardan ise kadının da, hizmetçisinin de nafakasını sağlamak
farz olur.
Maıik, Leys ve Muhammed b. el-Hasen şöyle demektedir: Şayet
kadın yüksek bir kesimden ise onun da, hizmetçisinin de nafakasının
karşılanması farz olur.
Zahiriler bir istisna teşkil ederek şöyle demişlerdir: Kocanın
ona hizmetçi tutmak yükümlülüğü yoktur. İsterse bu kadın, halifenin kızı olsun.
Cemaatin (büyük çoğunluğun) delili ise yüce Allah'ın: "Onlarla
maruf bir şekilde geçinin."(Nisa, 19) buyruğudur. Eğer kadının kendisine
hizmette bulunacak birisine ihtiyacı olur da erkek bunu kaqılamak istemezse
karısı ile maruf şekilde geçinmemiş olur ..
باب: خدمة
الرجل في أهله.
8. ERKEĞİN AİLESİ ARASINDA (BİZZAT) HİZMET ETMESİ
حدثنا محمد
بن عرعرة:
حدثنا شعبة:
عن الحكم بن عتيبة،
عن إبراهيم،
عن الأسود بن
يزيد:
سألت
عائشة رضي
الله عنها: ما
كان النبي صلى
الله عليه
وسلم يصنع في
البيت؟ قالت:
كان يكون في
مهنة أهله،
فإذا سمع
الآذان خرج.
[-5363-] Esved b. Yezid'den, dedi ki: "Aişe
r.anha'ya: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem evde ne yapardı, diye sordum. O:
Kendi ev halkının hizmetinde bulunurdu. Ezan okunduğunu işitince
de çıkardı, dedi."
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"Kişinin ailesi arasında" bizzat "hizmet
etmesi."
Bu hadisin geri kalan bölümü ile birlikte yeterli açıklaması
Namaz bölümünün CemaatIe namaz kılmanın fazileti başlıklarında (676 nolu
hadiste) geçmiş bulunmaktadır.
باب: إذا لم
ينفق الرجل،
فللمراة أن
تأخذ بغير
علمه ما يكفيها
وولدها من
معروف.
9. ERKEK (AİLESİNE) GEREKLİ HARCAMAYI YAPMAYACAK OLURSA ONUN
BİLGİSİ OLMAKSIZIN KADININ MA'RUF BİR ŞEKİLDE KENDİSİNE VE ÇOCUĞUNA YETECEK
KADARINI ALMA HAKKI VARDIR
حدثنا محمد
بن المثنى:
حدثنا يحيى،
عن هشام قال:
أخبرني أبي،
عن عائشة:
أن
هند بنت عتبة
قالت: يا رسول
الله، إن أبا
سفيان رجل
شحيح، وليس
يعطيني ما
يكفيني وولدي
إلا ما أخذت
منه، وهو لا
يعلم، فقال:
(خذي ما يكفيك
وولدك
بالمعروف).
[-5364-] Aişe'den rivayete göre "Utbe'nin kızı Hind:
Ey Allah'ın Rasulü, gerçek şu ki Ebu Süfyan oldukça eli sıkı
birisidir. Onun bilgisi olmadan malından aldıklarım dışında bana ve çocuğuma
yetecek kadarını vermiyor, dedi. Allah Rasulü:
Sana ve çocuğuna ma'ruf bir şekilde yetecek kadarını alabilirsin, diye
buyurdu."
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"Gerçek şu ki Ebu Süfyan" Sahr b. Harb b. Umeyye b.
Abdi Şems olup onun kocasıdır. Bedir vakasından sonra Kureyş'in başına geçmiş,
Uhud'da da onların başında gitmişti. Hendek günü de Ahzab'ı sevk eden odur.
Daha sonra da -Meğazi bölümünde genişçe açıklandığı üzere- Mekke'nin
fethedildiği gece İslam'a girmişti.
Bu hadis, insanın fetva ve şikayette bulunma suretinde ve benzer
yollarla bir kimseden hoşuna gitmeyecek şekilde söz etmesinin caiz olduğuna
delil gösterilmiştir. Gıybetin mubah kılındığı yerlerden birisi de budur.
Bu Hadisten Çıkan Diğer Sonuçlar
1- Hasımlardan birisinin, diğerinin gıybeti mahiyetinde olan
sözlerini dinlemek caizdir.
2- Hüküm vermek, fetva vermek hallerinde -kadının sesinin avret
olduğunu söyleyen kimselere göre- yabancı kadının sözünü dinlemek caizdir. Bu
görüşte olanlar, bu gibi hallerde zaruretten dolayı caiz olduğunu söylerler.
3- Kadının nafakasını sağlamak vaciptir ve yetecek miktarda
olması gerekir.
İlim adamlarının çoğunluğunun görüşü budur. Şafii'nin görüşü de
budur. Bunu da el-Cuveynı nakletmiştir. Ancak Şafil'den meşhur olan görüş
nafakanın mudlerle miktarının tespit edildiğidir. Varlıklı kimseye düşen günlük
iki mud, orta halli kimseye düşen birbuçuk mud, fakir kimseye düşen de bir mud
nafakadır. Yine Malik'ten gelen bir rivayete göre de nafakanın miktarı mudler
ile tespit edilmiştir.
4- Kadının hizmetçisinin nafakası da kocaya aittir.
5- Başkasının yanında bir hakkı bulunup da o hakkını almaktan
aciz bulunan bir kimsenin, hakkının bulunduğu kişinin malından izni olmaksızın
hakkı kadarını alması caizdir. Bu Şafiı'nin ve bir topluluğun da görüşü olup
"mes'eletu'zzafer" diye adlandırılır. Onlarca tercih edilen görüşe
göre, hakkını cinsinden alma imkanının bulunmaması hali dışında, cinsinden
olmayan bir şeyle hakkını almamalıdır.
Ebu Hanife'den nakledilen görüş ise bunun caiz olmadığıdır.
Ondan gelen bir diğer rivayete göre hakkının cinsinden alanını alır. Fakat iki
nakitten (altın ve gümüşten) birisini diğerinin yerine alması hali dışında
cinsinden olmayandan hakkını almaz.
İmam Malik'ten de bu görüşler gibi üç rivayet gelmiş
bulunmaktadır.
İmam Ahmed'den ise bunun mutlak olarak yasak olduğu yönünde bir
görüş vardır. Buna dair -bir dereceye kadar- işaretler daha önce Şahıslar ve
Mülazeme (yani borçlunun peşinden gitme) bölümünde geçmiş bulunmaktadır.
6- Şeriat tarafından herhangi bir sınır getirilmemiş hususlarda
örfe dayanılır. 7- el-Hattabı de bu hadisi hazır olmayan kişi hakkında hüküm vermenincaiz
olduğuna delil göstermiştir.
باب: حفظ
المرأة زوجها
في ذات يده
والنفقة.
10. KADININ, KOCASINI ELİNDEKİ MALLARI VE NAFAKASI HUSUSUNDA
KORUMASI
حدثنا علي بن
عبد الله:
حدثنا سفيان:
حدثنا ابن
طاوس، عن
أبيه، وأبو
الزناد، عن
الأعرج، عن أبي
هريرة:
أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم قال: (خير
نساء ركبن
الإبل نساء
قريش). وقال
الآخر. (صالح
نساء قريش،
أحناه على ولد
في صغره،
وأرعاه على زوج
في ذات يده).
ويذكر عن
معاوية بن
عباس: عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم.
[-5365-] Ebu. Hureyre r.a.'den rivayete göre Resulullah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem:
"Deveye binen kadınların en hayırlıları Kureyş
kadınlarıdır" diye buyurmuştur.
Diğer ravi (İbn Tavus) da şöyle demiştir: "Kureyş
kadınlarının iyisi küçüklüğünde çocuğuna en şefkatli olan, sahip olduğu malda
kocasını en çok koruyup gözetendir. "
Ayrıca Muaviye'den ve İbn Abbas'tan da Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem'den diye (bu hadis) zikredilmiş bulunmaktadır.
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"Kadının kocasını elindeki malları ve nafakası hususunda
koruması." Görüldüğü gibi burada (hadisteki lafzı manasıyla) elinde
bulunandan kasıt, maldır.
"Deveye binen kadınların en hayırlıları Kureyş'in
kadınlarıdır. Diğeri (İbn Tavus) ise: Kureyş kadınlarının iyisi. .. diye
rivayt2t edilmiştir." Müslim de ez-Zührı yoluyla Said b. el-Müseyyeb'den,
o Ebu Hureyre'den diye gelen rivayetin baş taraflarında hadisin sebebi de
açıklanmış bulunmaktadır. Lafz! şöyledir: "Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem Ebu Taliblin kızı Ümmü Hani'ye talip oldu. O: Ey Allah'ın Rasulü, ben
yaşlandım ve benim çoluk çocuğum var, diye cevap verdi" diyerek hadisin
geri kalan bölümünü zikretti.
"çocuğa karşı en şefkatlisi" yani çocuğa en çok şefkat
ve merhamet göstereni, "en çok riayet edeni" kelimesi de onun
varlığını korumak demek olan riayetten gelmektedir.
İbnu't-TIn der ki: Dilcilere göre el-Haniye (şetkatli anne),
kocası öldükten sonra çocuğunun başında duran ve evlenmeyen kadına denilir.
Eğer evlenecek olursa o kadın haniye (şetkatli anne) değildir.
باب: كسوة
المرأة
بالمعروف.
11. KADININ MARUF ŞEKİLDEKİ GİYİMİ
حدثنا حجاج
بن منهال:
حدثنا شعبة
قال: أخبرني عبد
الملك بن
ميسرة قال:
سمعت زيد بن
وهب، عن علي
رضي الله عنه
قال:
آتى
إلى النبي صلى
الله عليه
وسلم حلة
سيراء فلبستها،
فرأيت الغضب
في وجهه،
فشققتها بين نسائي.
[-5366-] Ali radiyallahu anh'dan, dedi ki:
"Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem bana siyera (ipekli) bir
huııe (altlı üstlü takım elbise) verdi. Ben de onu giyindim. Bundan dolayı
ötkelendiğini yüzündeki ifadelerden anlayınca, ben de onu kadınlarım (Fatıma ve
hanım akrabalarım) arasında parçalayıp dağıttım."
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"Kadının maruf bir şekilde giyimi" İbnu'l-Müneyyir der
ki: Hadisin başlığa uygunluğu şöyledir: Zevcesi Fatıma ya o elbiseden isabet
eden parça ne ise onunla -israfa kaçmaksızın azla yetinerek- razı olmuştur.
Bu meselenin hükmüne gelince, İbn Battal şöyle demiştir: İlim
adamları kadının kocası üzerinde nafaka ile birlikte giyiminin sağlanmasının da
vacip bir hak olduğu üzerinde icma etmişlerdir. Bazılarının naklettiklerine
göre de ona şöyle şöyle elbiseler alması yükümlülüğü vardır, ama bu hususta
sahih olan görüş, çeşitli şehir ahalisinin tek tür sağlamak ile yükümlü
tutulmayacağı, her bir belde halkının adetleri çerçevesinde, kocanın güç
yetirebileceği şekilde kadına yetecek kadarıyla ve onun fakirlik ve
zenginliğine göre bunu sağlamakla yükümlü olduğudur.
İbn Battal'ın açıklamaları burada sona ermektedir.
İleride buna dair yeterli açıklamalar yüce Allah'ın izniyle
Libas (giyim) bölümünde (5840.hadiste) gelecektir.
Hulle (tercümede elbise), belden yukarısını örten rida ile
belden aşağısını örten izardan ibarettir.
Siyera ise ipek çeşitlerindendir.
باب: عون
المرأة زوجها
في ولده.
12. KADININ ÇOCUĞU HUSUSUNDA KOCASINA YARDIMCI OLMASI
حدثنا مسدد:
حدثنا حماد بن
زيد، عن عمرو،
عن جابر بن
عبد الله رضي
الله عنهما
قال:هلك أبي
وترك سبع بنات
أو تسع بنات،
فتزوجت امرأة
ثيبا فقال لي
رسول الله:
(تزوجت يا
جابر). فقلت:
نعم، فقال:
(ابكرا أم
ثيبا). قلت: بل
ثيبا، قال:
(فهلا جارية
تلاعبها
وتلاعبك، تضاحكها
وتضاحكك). قال:
فقلت له: إن
عبد الله هلك،
وترك بنات،
وإني كرهت أن
أجيئهن بمثلهن،
فتزوجت امرأة
تقوم عليهن
وتصلحهن،
فقال: (بارك
الله لك، أو
قال: خيرا).
[-5367-] Cabir b. Abdullah radiyallahu anh'dan, dedi ki:
"Babam vefat etti. Geriye yedi -yahut dokuz- kız çocuk
bırakmıştı. Ben de dul bir kadın ile evlendim. Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve
Sellem bana:
Ey Cabir evlendin mi? diye sordu. Ben:
Evet deyince, o: Bakire ile mi dul ile mi, diye sordu. Ben: Hayır
dul ile (evlendim), dedim.
Allah Rasulü: Niçin genç bir kızla evlenmf?din? Sen onunla
oynaşır, o seninle oynaşırdı. Sen onunla gülüşür, o seninle gülüşürdü, diye
buyurdu.
Cabir dedi ki: Ben de ona şu cevabı verdim: (Babam) Abdullah vefat
etti ve geriye çok sayıda kız çocuğu bıraktı. Onların yanına onlar gibisini
getirmek hoşuma gitmedi. Bundan dolayı onların işlerini görecek,hallerini
düzeltecek bir kadın ile evlendim.
Allah Rasulü de: Allah sana bereketler ihsan etsin -yahut hayırlar
versindiye buyurdu."
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"Kadının kocasına çocukları hakkında yardımcı olması."
İbn Battal dedi ki:
Kadının çocuğu hususunda kocasına yardımcı olması, kadının
görevi değildir. Ancak bu güzel geçimin bir parçası ve sali ha kadınların bir
karakteridir.
Kadının kocasına hizmeti ile ilgili açıklamalar ve bunun kadın
için bir vacip (görev) olup olmadığı ile ilgili bilgiler az önce geçmiş
bulunmaktadır.